Hank Palmer, hayatı boyunca sayısız başarıya imza atmıştır. Chicago’nun en prestijli avukatlarından birisi konumuna gelmiştir. Bugüne kadar çizdiği imaj, herkesin hayranlıkla bakmasını sağlamıştır. Yargıç Hank Palmer’in, kariyerine odaklanacaktır. Eline hayatının fırsatını geçiren karakter, buna sevinmek konusunda pek şanslı olmayacaktır. Çünkü, sevinci annesinin vefat haberiyle altüst olacaktır. Annesi, ailesiyle arasındaki iletişimi organize eden tek kişidir. Bu nedenle de üzüntüsü daha fazla olmuştur. Babasıyla uzun zamandır arası bozuk olan Hank, annesinin yasını tuttuğu sürede, geçmişteki problemleri çözmeye çalışacaktır. Kariyerini de bu acıdan aksatmaya başlayan Hank için artık silkinerek, kendisine gelmesinin zamanı gelmiştir. Aksi takdirde hayatı elinden kayıp gitmekte ve bunca yıllık emeği hiç olmaya yüz tutmaktadır.

Arthur Fleck, sıradan insanlardan farklı bir hayata sahiptir. Hikâyede bu farklılıklar üzerinden, hayatı resmedilmeye çalışılacaktır. Hayatının başlangıç döneminde fazlasıyla sevimli ve iyimser bir yapıya sahiptir. İnsanlar ile ilişkisi aynı şekilde olmamış ve duygularına eş değer duygular gözlemlememiştir. Her gün aşağılanan karakter, şiddet görmeye de başladığında artık iyimserliğe dair bütün tahammülünü kaybedecektir. Kendisinin sorunlu olduğunu düşünerek, psikolog seanslarına dahi katılıp, insanların kötümserliğini kabullenmek istemeyecektir. Joker Hayata karşı gülen bir duruşa sahip olan Arthur Fleck’in, hayat şartları sonucunda Joker’e dönüşmesini aktaracaktır. Arthur için annesinin sunmuş olduğu öğüt, her şeyin ötesindedir. Hayata karşı gülüşünü kaybetmemek için çok çabalamıştır. Zevk alıp, mutlu hissetmenin bedeli, kendisi adına kimi zaman ağır sonuçlar doğurmuştur. Dünyaya neşe ve mutluluk getirmek için bu sefer daha farklı arayışlara girecektir. Geçimini sağladığı palyaçoluk işi, hayatını idame ettirecek kadar kazanç getirmektedir. Fakat, sürekli olarak kötü tepkilere de maruz kalmaktadır. Enerjisini tamamen insanları güldürmek üzerine harcayan karakter, farklı türden muamelelere de göz yummaktadır. İnsanların gözünde, saygın bir konuma gelmek için bu sefer bambaşka bir yol seçecektir. Arthur için Gotham sokakları, eskisine nazaran daha başka bakış açısı sağlayacaktır. Yeraltı dünyasına inen karakter, bu şekilde mutluluğa engel olan etmenleri, zarara uğratmaya çalışacaktır. Başkanlık seçiminin yaklaşması, bir süre sonra Gotham’daki eylemlerinin hedeflerine de yansıyacaktır.

Hikâyenin odağında Ben Aronoff adında varlıklı bir karakter bulunmaktadır. Kendisi geçmiş yıllarda sürat teknelerinin katıldığı yarışlarda boy göstermektedir. Birçok şampiyonluğu göğüsleyen karakter, kariyerini bir süre önce sonlandırmaya karar vermiştir. İlerleyen süreçte, uyuşturucu ve hukuk konusundaki oluşumlara karşı çatışmaya girecektir. Speed Kills Varlıklı bir adamın, kötü niyetli insanlara karşı giriştiği savaşa ışık tutacaktır. Ülkesinde itibar gören bir milyoner olan Ben Aronoff, bütün bunlara rağmen kötülüklere kayıtsız kalmak istemeyecektir. Kötü insanların işlerine çomak sokması, kendisinin doğrudan hedef olarak görülmesine yol açacaktır. Üstelik bu sefer karşısındaki oluşumların, devletin her kademesinde söz sahibi olduklarını öğrenmesi, işini fazlasıyla zorlaştıracaktır. Ancak bütün bunlara rağmen pes etmek niyetinde değildir.

Hikâyede ırkçılık denildiğinde ön plana çıkan Amerika Birleşik Devletleri’nin, Mississipi eyaletinde 1960’larda gözlemlenen olaylardan bahsedilecektir. Zenciler için bu zaman diliminde hayatlarını sürdürmek hiç kolay olmamıştır. Bunu değiştirmek adına çalışan üç aktivistte kaybolmuştur. Bunun sonucunda FBI adına çalışan iki başarılı ajan, bölgeye görevlendirilmiştirler. Mississipi Yanıyor – Mississippi Burning İki FBI ajanının, insan hakları eylemcisi üç karakteri bulma serüvenini aktaracaktır. Anderson isimli ajan da güneylidir. Bu nedenle de orada nasıl iletişim kuracağını bilecektir. Soruşturmada daha çok kendi stilini uygulamaya kalkışacaktır. Ward isimli ajan ise kendisine oranla daha tecrübesiz ancak dinamiktir. O da deliller üzerinden gitmeye çalışacaktır. İki ajanın yürüteceği soruşturma validen, şerife önemli pozisyonlara kadar uzanacaktır.

Hikâyede Kolombiya’da 1992 yılı itibariyle yaşanılan acımasız olaylar resmedilecektir. Cataleya adındaki küçük çocuk, hayatın henüz çok başındadır. Ailesiyle beraber mutlu bir hayatı vardır. Ancak, anne ve babasının ölümlerine gözleriyle şahit olacak ve kendisi de ölümüne ramak kala hayatta kalmayı başaracaktır. Kolombiyalı intikam Meleği – Colombiana Cataleya’nın başına gelen trajediden sonra hayatının girdaba dönüşmesi üzerinde ilerleyecektir. Küçük bir çocuk olarak pek sığınacak kimsesi kalmamıştır. Emilio isimli amcası tek güven kaynağı olacaktır. Emilio acımasız bir gangster olsa da yeğeni için Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni bir yaşam kurmaya çalışacaktır. 24 yaşına basan Cataleya, yetişken bir birey olmuştur. Artık amcası adına kiralık katil olarak çalışmaktadır. Ebeveynlerinin katilleriyle de karşılaşacağı günü iple çekmektedir.

Hikâye 1950 yılının sonlarında yaşanılanları ele almaktadır. Olayların merkezliğini New York şehri yapacaktır. Bütün olup bitenler Lionel Essrog adındaki dedektifin, yol açacağı durumları kapsayacaktır. Dedektif, kendi alanında fazlasıyla üstün yeteneklere sahiptir. Geçmişten günümüze kadar insanların kendisine güveni tam olmuştur. Hemen hemen aldığı her işi, müşterilerinin istediği şekilde sonlandırmıştır. Fakat, yoğun geçen çalışma programı, bedeninin fazlasıyla zarar görmesini tetiklemiştir. Bu zamana kadar sağlığı konusunda şansı yaver giden dedektif, ömrünün hastalıklarla savaşacağı sürecine geçecektir. Motherless Brooklyn Lionel Essrog’un, hayatının zor süreci üzerinde duracaktır. Kısa süre sonra, kendisine Tourette Sendromu isminde bir hastalık teşhisi konulacaktır. Artık bu saatten sonra yediğine içtiğine ve hayat rutinine dikkat etmesi gerekecektir. Sendromun en bilindik reaksiyonu, her şeye ani tiklerde bulunabilmesidir. Bütün bunlar hayatının gidişatını değiştirmişken kendisi, halen işinden kopmakta zorlanmaktadır. Çünkü, kısa süre önce yakın arkadaşı Frank Minna’yı toprağa vermiştir. Bu ölümün altında birtakım sırlar olduğundan şüphelenmektedir. Çünkü, Frank Minna’nın hayatı fazlasıyla sakindir. Lionel Essrog tarafından araştırılan cinayete dair sadece birkaç ipucu gözlemlenmiştir. Bütün bu ipuçlarını bir saate benzer şekilde çalışan zihninde harmanlaması gerekecektir. Öte yandan incelediği sırrın, tüm şehrin ayakta durmasını sağladığını gözlemlediğinde, işler daha uç noktalara kadar gidecektir. Başına açtığı dertler ve hastalığı arasında gidip gelen karakter, kendisine layık olduğu gibi son görevini de yerine getirmek isteyecektir.

1984 yılında geçmekte olan film yaşanmış bir hikayeden uyarlanmıştır. Bir öğrenci özel bir okulda henüz yenidir ve bu okulda kimsenin bilmediği, ortada ciddi bir paranın döndüğü bir uyuşturucu ağı kurar. The Preppie Connectionda bu öğrenci gizli bir ekip kurarak Amerika'ya yaklaşık olarak 300 bin dolarlık kaçak kokain sokar. En sonunda ise Meksika'daki en güçlü uyuşturucu kartellerinin ilgisini üzerinde toplamayı başarır. Ancak işler bu şebeke haline gelmiş olan öğrencinin işlerini yapmakta olan kartel araya girdiğinde karışır.

Hikâyenin odağında Malik Djabena yer almaktadır. Karakter, işlemiş olduğu suçtan ötürü, altı yıllık bir hapis cezasına çarptırılmıştır. Bir Fransız hapishanesine düştüğünde ne okuması ne de yazması mevcuttur. Yaşı ise 19’dur. Henüz hayattaki her şeyi yeni yeni keşfetmek üzeredir. Çaresizliği diğer mahkumlar tarafından da gözlemlenmiştir. Öte yandan dış görüntüsündeki çelimsizlik, kendisinin zayıf hedef olmasına yol açmıştır. A Prophet (Un prophète) – Yeraltı Peygamberi Suç dünyasına aykırı imajda olan Malik Djabena’nın, hapishane süreci üzerinde ilerleyecektir. Kendisinin gönderilmiş olduğu hapishane büyük çoğunlukta Araplar ile Korsikalılardan oluşmaktadır. Korsikalılar yönetimi ellerinde tutmaktadırlar. Kendilerinin lideri, günlerden bir gün Malik’e önemli bir görev verecektir. Malik peş peşe görevleri tamamlayıp, daha güçlü bir imaj yaratmaya başlayacaktır.

Hikâyede bir grup kadının, kesişen hayatları üzerinde durulacaktır. Mafyanın kilit isimleri, FBI aracılığıyla yapılan gizli bir operasyonla birlikte, bertaraf edilmiştir. Ülke çapında ses getiren operasyonlarda, önemli mafya liderleri ve mensupları yakalanarak, büyük çaplı şebekeler çökertilmiştir. İrlandalı kadınlar, kocalarının bir anda hapse tıkılmasıyla birlikte ne yapacaklarını bilemeyecektirler. Artık yaşam mücadelesinde, yalnızdırlar. Normal rutinlerini bir süreliğine devam ettirmeye çalışan kadınlar, bir süre sonra bunun sonsuza kadar aynı şekilde gidebilmesinin mümkün olmayacağına kanaat getirecekler. Suç Kraliçeleri Bir grup kadının, kocalarının yolundan gitmelerini ele alacaktır. Kocalarının hapishaneye tıkılması, maddi ve manevi anlamda tükenmelerine yol açmıştır. Daha fazla çaresiz bir şekilde beklemeyi kabullenemeyecektirler. Kocalarından yadigâr kalan işleri, kadın mafyalar olarak yürütmeye karar verecekler. Kathy isimli karakter, aynı kaderi paylaştığı mafya eşlerine yol gösterecek ve liderliklerini üstlenecektir. Öte yandan anneliği fazlasıyla yerindedir. Ruby O’Carroll adındaki karakter, aralarındaki en acımasızıdır. Çünkü, insan öldürmek kendisi için çok normal bir eylemdir ve tetiği çekmek için tereddüt bile etmemektedir. Duygularından soyutlanarak, bir robot gibi hareket etmektedir. Son karakter Claire Walshyeni, beraberlikleri boyunca şiddete maruz kalmıştır. Ancak istismarcı kocasına karşı bu şekilde aşkını sürdürmektedir. Üç kadının aynı amaç doğrultusunda bir araya gelmeleri, bir süre sonra herkesin dikkatini çekecektir. Çünkü, kocalarından boşalan otorite eksikliğini, ciddi bir şekilde doldurmaya açıkça niyetlidirler.

Hikâyenin kahramanı, NYPD’de görevli sıradan bir dedektiftir. Kendisi bir süre sonra sıra dışı olaylara tanık olacaktır. Dedektif olmak, kendisi için büyük bir hedeftir. Babasının ölmesinin ardından bu yönde bir kariyeri kafasına koymuştur. Babası kahraman bir polis memurudur ve soruşturmasını yürüttüğü suçluların hedefinde saldırıya uğrayarak kahramanca ölmüştür. Cenaze töreninde gözlemlemiş olduğu atmosfer, polislik konusundaki duygularının kabarmasını sağlamıştır. Bütün hayatını polis olabilmek üzerine kurmuştur. Çeşitli testleri tamamlayarak, en sonunda emniyet tarafından tescillenen bir dedektif olma unvanına layık görülmüştür. Babasının bıraktığı yerden, adaleti sağlamaya çalışacaktır. 21 Bridges Babasının izinden giden bir New Yorklu dedektifin, tanık olacağı soruşturmaları ele alacaktır. Şehir en kaotik zamanlarını geçirmektedir. Ortaya çıkan bir adam, hedefine polisleri koymuştur. Şehir çapında birçok polis, pusuya düşürülerek avlanmıştır. Bu durum bir süredir gözden düşen dedektif için bulunmaz bir fırsat olarak görülecektir. Durumu lehine çevirip, seri katili yakalamaya soyunacaktır. Ancak karşısındaki güç tahminlerinin çok üst noktalarındadır. Dedektif tarafından yürütülen araştırma süreci bir hayli tehlikeli olmaya başlamıştır. Çünkü, suç imparatorluğunun temelinde yine meslektaşları bulunmaktadır. Ortaya çıkan durumlar, tamamen iç hesaplaşmalardan kaynaklanmaktadır. Kendisi meslektaşlarını takip etmeyi düşünürken, aynı şekilde başkaları da kendisinin ensesinde gezecektir. Katil yakalanmak üzeridir ve dedektifte elinden geldiğince mücadele edecektir. Katilin, şehirde ortaya çıktığı andan itibaren tüm köprüler kapatılıp, dış dünya ile bağlantılar kesilerek kaçışına engel olunmak istenecektir.

Hikâyede Oklahoma bölgesinin, kırsal kasabalarından birisinde ortaya çıka iki farklı sınıf arasındaki çatışmalar ele alınacaktır. Bölge Kuzey ve Güney olarak iki kola ayrılmıştır. Gençleri ise bu ayrılıştan en çok etkilenecek kişiler olmuşturlar. Ekonomik durumu ve sosyal statüleri düşük olan ailelere The Greasers sınıfı denmiştir. Bu sınıfa mensup insanların hayattan pek bir beklentileri yoktur. Öte yandan The Socials isimli sınıf ise en elit tabakayı temsil etmektedir. Varlıklı ailelerin genelde umursamaz çocuklarından oluşmaktadır. Dışarıdakiler (Sokaktakiler) – The Outsiders İki grup arasındaki farklı dünyalara mercek tutacaktır. Günlerden bir gün Greaserslara mensup iki genç, Socialslara mensup iki kızla flört etmeye başlayacaktırlar. Bu durum kabul edilemeyecek ve iki grup arasında ciddi bir çatışma baş gösterecektir. Socialsların lideri Bob Sheldon, çatışmada hayatını kaybedecektir.

Hikâye birbirlerine paralel birçok olayın birleşimiyle ilerleyecektir. Her bir olayın, bir diğeriyle bağlantısı bulunmaktadır. Olaylar Shipla isimli transseksüel bir karakterin, yedi sene sonra karısı ve oğlunun yanına dönmesiyle şekillenecektir. Vembu ile Mugil, bedenlerinden kurtulmaya çalışmaktadırlar. Üç genç karakter, ailelerden birisi geri dönmeden önce 48 inçe sahip televizyonu, yenisiyle nasıl değiştirebileceklerini düşünecekler. Sadakatsiz ve bir o kadar da taze bir çiftte, olaylarda söz konusu olacaklar. Super Deluxe (Aneethi Kathaigal) Hintlilerin yaşamlarında ortaya çıkan sıra dışı durumlardan bahsedilecektir. Cinsellikten, sosyal hayata, dini konulardan maneviyata hatta bilimselliğe kadar birçok konuda kişilerin kendi görüşlerini yansıtacaktır. Dört farklı hikâyenin aynı kaderde birleşmesi, yaşanılacak olayların önemini de bir hayli arttıracaktır. Üstelik kimi karakterlerin yaptıkları ve inançları tam zıt konumdadır. Vembu ile Mukil çifti, kısa bir süre önce evlilik yolunda ciddi bir sınava tabi tutulmuşturlar. Shilpa’nın ailesine uzan zaman sonra neden döndüğü peşinde birtakım soruların oluşmasını gerekli kılmıştır. Arputham isimli karakterin maruz kaldığı bir doğal faciadan sağ kurtulup, kendisine yepyeni bir tanrı keşfetmesi inancını sorgulamasına yol açacaktır. Leela isimli eski bir porno yıldızı, oğlunu içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmak için büyük bir mücadele verecektir. Kendi hayatını sorgulamaya başlayan karakter, insanlığın gidişatına dair birtakım endişelerle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Öte yandan toplumsal değerlerin sürekli olarak inançlarla bağdaştırılmasına karşı fikirler besleyecektir.

Hikâyede Porter Wren isimli bir gazeteci, dikkat çekecektir. Karakter cinayet ve mahkeme temalı yazıları kaleme almaktadır. Uzun bir süredir New York’ta potansiyel öneme sahip gazetelerden birisi adına yazmaktadır. Porter, ailesine fazla miktarda sadık bir adamdır. Diğer taraftan evliliği de beklentileri dahilinde ilerlemektedir. Manhattan Night – Manhattan Nocturne Porter’in, sıradan yaşamının bir anda büyük oranda değişmesi üzerinde duracaktır. Porter, günlerden bir gün beklenmedik bir davete katılım sağlayacaktır. Bu davette, Simon Crowley isimli ünlü bir yönetmenin karısı da yer alacaktır. Porter, yönetmenin karısı Caroline ile tanışma fırsatı edinecektir. Caroline’nin eşi uzun zaman önce, esrarengiz bir şekilde katledilmiştir. Caroline ile Porter arasındaki yakınlaşma, Simon Crowley cinayetinin Porter tarafından araştırılmasını gerekli kılacaktır.

Hikâye bir ajanın yaşamı üzerinde şekillenmektedir. Teşkilatının gözbebeği ajanlardan olan karakter, bugüne kadar sayısız suçluyu enselemeyi başarmıştır. Artık daha sakin bir yaşam sürdürmesi gerekecektir. Çünkü yaşı da epey geçmeye başlamıştır. Karısıyla yeni bir hayata başlangıç yapan karakter, eski alışkanlıkları ve yaşam tarzından kurtulmaya çalışacaktır. Ben Gazap – I am Wrath Bir ajanın, normal hayata tutunma mücadelesini ele alacaktır. Kendisi her ne kadar suç dünyasından uzaklaşsa da suç dünyası ondan uzaklaşmayacaktır. Geçmişte kalemini kırdığı bir suçlu, sonrasında büyük bir öfke ve intikam yeminiyle karşısına çıkacaktır. Ajanın karısını öldürerek, en büyük acıyı yaşatmaya çalışacaktır. Bu durum karakterin yeniden sahalara inmesine yol açacaktır.