Hikâyede Malefiz adındaki karanlık karakterin, yapacağı kötülüklerin doğuracağı sonuçlardan bahsedilecektir. Bir süre önce yaptığı hamlelerle Kraliçe Ingrith’in eşini, duygusuzlaştırmayı başarmıştır. Bütün bunlar, Prenses Aurora’nın kötü durumlara şahit olmasını zorunlu kılacaktır. Kendisini lanetleyen karakter, uzun zamandır uyumasına yol açacak. Üstelik bütün bunların oluşması, sadece eline batacak masumane ve küçük bir iğne ile gerçekleşecektir. Malefiz Kötülüğün Gücü Malefiz’in, Kraliçe Ingrith ile yarım kalan hesaplaşmasını yürütmesi temel alınacaktır. Prenses Aurora’nın kaderini mühürlemek üzere giriştiği eylem, beklenmedik bir şekilde prens tarafından kurtarılmasıyla yerle bir edilmiştir. Yarattığı yıkımın boyutları ele alındığında, Malefiz ile karşı karşıya gelmek neredeyse zor olacaktır. Malefiz ile Kraliçe Ingrith arasındaki problemler, bu zamana kadar sınırlarını zorlasa da taşınmıştır. Artık ortaya yepyeni bir tehlike daha çıkacaktır. Birbirlerinden haz etmeyen karakterler, ne yazık ki yeni düşmanlarına karşı bir olmak durumunda kalacaktırlar. Malefiz daha çok ittifaka kendi çıkarları açısından yaklaşacaktır. Bu durum Kraliçe Ingrith’in pekte dikkate alınmamasını doğuracaktır. Prenses Aurora, Malefizin’in davranışlarıyla birlikte bütün değerlerini yeniden sorgulama gereği duyacaktır. Çünkü, büyülü yaratıkları korumanın tek yolu, kendi değerlerini ve kırmızı çizgilerini belirlemeleri olacaktır. Kraliyet topraklarında, fazlasıyla ses getirecek bir mücadele gözlemlenecektir. Eskiden huzurun mesken tuttuğu bölgede, artık savaş çanları çalmaya başlayacak ve Malefiz isteyerek olmasa bile insanlara yararlı olmaya çalışacaktır. Kendisinin bu hamlesi en çok da Kraliçe Ingrith’i rahatsız edecektir.

Hikâyede, Oona O’Leary adında genç bir kadın yer almaktadır. Kendi halinde bir hayatı bulunan genç kadın, kariyerinde sıkı bir şekilde ilerlemektedir. Günlerden bir gün yolu bir saat ile kesişecektir. Kendisi tarafından keşfedilen saat, emsallerinden çok farklı bir ruha sahiptir. Aşka Geri Sayım – Timer Oona O’Leary’nin bulmuş olduğu saatin, hayatında neden olacağı köklü değişiklikler üzerinde duracaktır. Fantastik bir özelliğe sahip olan saat, Oona O’Leary’nin hayatının aşkıyla ne zaman tanışma fırsatı bulacağını gösterecektir. Üstelik, sürekli olarak geriye saymaktadır. Yani güzel karakterin, hayatının aşkıyla tanışmasına adım adım yaklaşılmaktadır. Normal şartlarda güzel bir hissiyat yaratması gereken saat, Oona O’Leary için bambaşka duyguların oluşmasına yol açmıştır.

Hikâyede Eric Bishop’un, hayatının gidişatı üzerinde durulacaktır. Eric, uzun süredir postacılık kariyerini yürütmektedir. Fakat, hayatın getirmiş olduğu zorluklara karşı dayanamamış ve ciddi bir depresyon sürecine girmiştir. Geçmişten süregelen en büyük tutkusu futboldur. Postacılık kariyeri bile içindeki futbol ateşini söndürememiştir. Bu konuda Eric Cantona’nın da etkisi son derece fazladır. Hayata Çalım At – Looking For Eric Eric’in hayatının seyrini değiştirme mücadelesini işleyecektir. Eric Cantona’yı sadece Eric Bishop görebilmektedir. Kendisinin adeta hayali arkadaşı ya da akıl hocası gibidir. Sürekli olarak kendisinin tavsiyelerini dinlemeye çalışmaktadır. Bu konuda karşısında her konuya vakıf bir filozofun bulunduğunun farkındadır. Karısından, kariyerine kadar geniş yelpazede hayatını sil baştan planlamaya kalkışacaktır.

Godzilla, uzun süre sonra yeniden ortaya çıkacaktır. Ancak bu sefer koruyacağı taraf, insanlık olacaktır. Rodan ile ezeli düşman Kral Ghindorah, büyük bir rekabete girişecektirler. İnsanların, hayatlarını sürdürdükleri gezegende mega canavarların birbirleriyle savaşması, şüphesiz en fazla kendilerini etkileyecektir. Çünkü ortaya çıkacak yıkım, haliyle fazla miktarda olacaktır. Godzilla II: Canavarlar Kralı – Godzilla: King of the Monsters Dünya gezegeninde ortaya çıkan, büyük yıkım ve sonuçları üzerinde duracaktır. Yaşamak eskisi kadar kolay değildir. Yapılar bile büyük hasara karşı, ayakta kalmayı başaramayacaktır. Dev dalgalar ile fırtınalar, artık kol gezmektedir. Gezegenin felakete sürüklenmemesi için gerekli müdahalelerin yapılması gerekecektir. Kıyamet senaryoları, birer birer gözlemlenmeye başlandığında, insanlık artık olup bitenlere kayıtsız kalmayı tercih etmeyecektir. Daha öncesinden haberlerinin bile olmadığı titanlarla, savaşıp kazanmaları gerekecektir. Kendilerinin planlarına göre titanlardan biri dahi hayatta kalmamalıdır. Aksi durumda olaylar hiçbir zaman son bulmayacaktır. Gezegende yaşamın yeniden kontrol altına alınması için büyük bir savaş verilmesi gerekecektir. Dr. Emma Russel ile ortağı Jonah, dünyayı bu kıyamet senaryosuna sürükleyen iki bilinçsiz ikilidir. Mark Russel ve ekibi, ikilinin aldıkları yanlış kararların bedelini ödemek zorunda kalacaktırlar. Kendilerinin mücadeleden kopması, mağlubiyeti de doğrudan kabul etmelerine yol açacaktır. Her duruma karşı ellerinden geldiğince toparlanmaya çalışacaklar. Savaşın sonucunda, gezegendeki nüfus popülasyonu yeniden şekillenecek ve Godzilla’da bu konuda gereken desteği verecektir.

Hikâyenin odak noktasında, gizli bir istihbarat servisi ön plandadır. ARGUS adındaki gizli servis, Amanda Waller’in direktifleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir. Son zamanlarda etki gösteren gizemli bir örgütün, alt edilebilmesi için azılı mahkumların bir araya getirilmesi gerekli olacaktır. Son derece acımasız mahkumlardan oluşacak ekibin ismi intihar takımı olacaktır. İntihar Takımı – Suicide Squad Gerçek Kötüler İntihar takımının kalkışacağı operasyonda bazı temel prensipler bulunacaktır. Liderlerine karşı yapılan en küçük bir itaatsizlik bile ölümle cezalandırılacaktır. Görevlerinin üstesinden geldikleri takdirde, ceza sürelerinin büyük bir kısmı affedilecektir. Fakat başarısız oldukları takdirde, başarısızlığı istemeyecekleri kadar acımasız ve korkunç olaylara maruz kalacaklar. Başarının en büyük anahtarı, aralarındaki uyum olacaktır.

Hikâyede olumsuz yönde etkilediği düşünülecek bir salgın gündeme getirilecektir. İnsanlar, bu haberle birlikte derin sarsıntılar yaşayacaklar ve büyük bir paniğe kapılacaktırlar. Salgından uzak durabilmek adına, korunaklı bir alan inşa edilecektir. Abby’de bu korunaklı alanda muhafaza edilip, salgından etkilenmemesi gözetilen bir genç kızdır. Esrarengiz bir hastalık salgını bahane edilip, uzun zamandır sınırları diğer şehirlere kapatılan bir bölgede yaşamını sürdürmektedir. Karakter, daha 6 yaşındayken, hastalığın acı yüzüyle karşı karşıya kalmıştır. Babası, hastalığa yakalandığı vakit, şehir dışına gönderilmiştir. O günden itibaren babasından ayrı büyümek zorunda kalmıştır. Şimdilerde geçen yıllarla birlikte, genç kız haline gelmiştir. Başlarda hastalık konusuna kendisini inandırsa da sonrasında her şeyin bir sihirden ibaret olduğunu öğrenecektir. Abigail Sınırların Ötesinde Babasına ulaşmak adına yollara düşecek olan bir karakteri ele alacaktır. Abby, yıllardır yaşamak zorunda kaldığı şehrin, aslında bir karantina bölgesinden çok sihir alanı olduğunu öğrenecektir. Buraya getirilen insanlar, diğer insanlardan daha fantastik yeteneklere sahiptirler. Hükümet tarafından kendilerine büyük bir yalan söylenmiştir. Abby, bu yalanın söylenildiğini kulaklarıyla işitmiştir. Değer yargıları sarsılan karakter, artık bu kapalı şehirden kurtulup, uzun süredir haber alamadığı babasına ulaşmaya çalışacaktır. Diğer taraftan kendisinin de fantastik yeteneklere sahip olduğunu ilk kez gözlemleyecektir. Ancak gücünün sınırlarına ulaşabilmek adına büyük bir yolculuğa çıkması gerekecektir. Kapalı sınırlar bile kendisini durdurmakta yeterli olmayacaktır.

Hikâyede fantastik bir dünyayı, arkasında bırakmak isteyen küçük bir kız söz konusudur. İspanya, faşist iktidar sahiplerinin nedeniyle, büyük bir vahşete sürüklenmektedir. Ofelia isimli küçük kız, sadist babası tarafından, çevresindeki insanlara yapılan işkencelerin en büyük şahididir. Gerçek dünyanın acımasızlığından kaçabilmek için hayal gücüne sığınacaktır. Kendisi için en güvenli yer, orasıdır. Pan’ın Labirenti (El laberinto del fauno) Ofelia’nın yaşamını ele alacaktır. Ofelia, artık bütün huzuru ve sakinliği hayallerinde aramaya başlamıştır. Ancak ne yaparsa yapsın, insanlar gerçek dünyada birbirleriyle savaşmaya devam etmektedir. Bunun bilinirliği bile hayallerini gölgeleyebilmektedir. Bir süre sonra elinden neler gelebileceğini düşünecek ve hayal dünyasında uzun soluklu bir arayışa çıkacaktır.

Hikâyede Amerikalı bir çiftin ilişkisi masaya yatırılacaktır. Sonbahar mevsiminde, dünyaevine girmeye hazırlanan Gil ile Inez isimli karakterler, bunun öncesinde sıra dışı olaylara tanık olacaklar. İlk olarak Inez’in babasının işi gereği Paris’te bulunacak olmasını fırsata çevirecekler. Küçük bir tatil yapabilmek için Avrupa’nın gözde şehrine doğru yola çıkacaklar. Paris’te Gece Yarısı – Midnight in Paris Evliliğe gün sayan bir çiftin, Paris macerasını ele alacaktır. Başlarda her şey muazzam ilerlemektedir. Paris’i gezmek, gözlerini büyülemeye yetmiştir. Geç saatlerde damat adayı Gil’in başına Paris caddelerinde sıra dışı olaylar gelecektir. Yaşayacağı bu olaylar, tüm ailesini derinden etkileyecektir. Genç adam Gil, Paris’e karşı büyük bir aşk besleyecektir.

Hikayemiz günümüzden 350 yıl sonrasında yaşanılanları konu edinmektedir. İnsanoğlunun, gezegendeki kaynakları bilinçsiz bir şekilde kullanması, yaşamında binlerce yıl sonra sona ermesine neden olmuştur. Dünya devletleri aldıkları ortak kararla birlikte Mars’ın yolunu tutmaya hazırlanmaktadır. Mars yörüngesinde sırf bu amaç için inşa edilmiş olan kolonilere, akınlar halinde yolculuk edecektirler. Son Şnitzel – The Last Schnitzel Ülkelerden Türkiye’nin, harekete geçmek için başkanın rızasını beklemesini ele alacak. Dönemin başkanı, bütün olup bitene karşı kayıtsızdır. Çünkü son kez de olsa canı şnitzel çekmiştir. Kendisine bu fırsat tanınmadığı takdirde, dünyayı terk etmeyi bile düşünmeyecektir. Baş yardımcısını bu konuda özel olarak görevlendirecek ve kendi tarifini de göreve ekleyecektir. Ancak yüz yıllar öncesinden tavukların nesli tükenmiştir.

Hikâyede çocuk kitapları yazarı olmak isteyen bir kadın işlenecektir. Bella Brown isimli güzel kadın, uzun zamandır yazar olma hayaliyle yanıp tutuşmaktadır. Bella, ev sahibiyle uzun zaman önce bir anlaşma yapmıştır. Haksız duruma düşmemek için de bahçenin bakımıyla ilgilenmesi gerekecektir. This Beautiful Fantastic Bahçe bakımının, Bella’nın hayatına getireceği fırsatlar üzerinde ilerleyecektir. Karakter, bahçesinin bakımını sürdürdüğü esnada Alfie Stephenson adında zengin ve dul komşusuyla tanışacaktır. Alfie, paraya ve şöhrete sahip olsa da hiçbir zaman huzura sahip olamamıştır. Üstelik yaşı da epey geçmeye başlamıştır. Bella, Alfie’nin karakterinden fazla miktarda etkilenecektir. Bu nedenle de karakteri tanımaya çalışacaktır. Aralarında aykırı bir ilişki baş gösterecektir.

Dünya üzerindeki yaşam, her geçen gün kötüye gitmektedir. Geçmiş zamanlarda bereketi ve bolluğuyla yaşanabilir bir formda bulunan gezegen, şimdilerde, sefaletten kırılmaktadır. İnsanlar, gelecekleri konusunda büyük bir panik ve kararsızlık yaşamaya başlamıştırlar. Blue World Order Dünyanın gidişatının, değiştirilmeye çalışılması üzerinde duracaktır. İşlerin bu noktaya varmasında, tek suçlu teknolojik gelişmelerdir. Yeni teknolojik gelişmeler ile birlikte elektromanyetik titreşimler üretilmeye başlanmıştır. Bu titreşimler, özellikle de çocuklara büyük etkiler göstermektedirler. Titreşimler nedeniyle, çocukların tamamı hastalığa yakalanmış ve ölmüştürler. İçlerinden sadece bir çocuk, olup bitene kayıtsız kalarak sağlığını korumaktadır. Çocuğun sağlığı, insanoğlunun neslinin devamı için açığa kavuşturulmaya çalışılacaktır. Aksi bir durum büyük bir yıkıma kayıtsız kalmalarını zorunlu kılacaktır.

Hikâye Kötü Szorluk isimli karakterin, insanlığa karşı büyük bir tehlike yaratacak planlarını sürdürmesi üzerinde devam edecek. Karakter, uzun zamandır dünyayı yönetebilmenin hayaliyle tutuşmuştur. Kimsenin önüne geçemeyeceği derecede güçlü olabilmek için Darkspore adındaki parçalara sahip olması gerecektir. Mythica The Darkspore Kötü Szorluk’un, Darkspore parçalarına ulaşabilmek için göze alacağı hamleleri aktaracaktır. Marek ve arkadaşları, bu zorlu süreçte Kötü Szorluk’un önündeki en büyük engel kişilerdir. Marek ve arkadaşları tarafından, kötü karakterin üstesinden gelinebilmesi için güç birliği yapmaları lazımdır. Kötü karakteri, durduramadıkları takdirde ortaya çıkacak sorunlardan kendileri de en acımasız ve çaresiz bir şekilde etkilenecektirler. Kötü Szorluk’un ise bu parçalar için yapamayacağı şey yoktur.

Hikayemizde üç farklı masal, bir araya getirilecektir. İlk öyküde yer alan krallıkta, mutsuz bir kraliçe, çevresindekiler tarafından eğlendirilmeye çalışacak. Mutsuzluğa, yol açan etmense, çocuk sahibi olamaması olacak. Bir yabancı kendisine yardımcı olacağını beyan ettiğinde, yeniden hayata tutunacak ve çocuk umutları tekrardan filizlenecek. Yabancının direktiflerine göre, kralın ilk olarak bir deniz canavarı öldürmesi, kalbini çıkarması ve bakire biri tarafından pişirilen kalbin, kraliçe tarafından yenilmesi şart koşulmuştur. Ancak kral, daha av aşamasındayken ölümü tadacaktır. Masallarin Masali – Tale of Tales Fantastik bir dünyada yaşanılanları konu edinmektedir. Kalbi pişiren bakire ile kraliçe, aynı gün hamile kalacaktırlar. Üstelik dünyaya gelen bebeklerinin, birbirlerine tıpa tıp benzemesine, anlam veremeyecekler. Diğer bir hikâyede, sokakta şarkı söylemeye çıkan bir kralın aşık olması işlenecektir.

Hikâyede Ruth adındaki bir karakter, hamilelik süreci geçirmektedir. Bu dönemlerde, anne adaylarının daha çok bebeklerle iletişim kurmaya çalıştıkları öne çıkmaktadır. Ruth’ta böyle bir yaklaşım göstermektedir. Artık doğumun gelmesini iple çekmektedir. Bebeği kendisine sürekli olarak, insanların iki yüzlülüğü ve acımasızlığı hakkında telkinlerde bulunmakta üstelik öldürmelerinin yararlı olacağını belirtmektedir. Yalvarış – Prevenge Ruth isimli bir gebenin, bebeğinin sözlerini dinlemesi üzerinde gelişecektir. Ruth tarafından, ilk başlarda bu sesler çağrışım şeklinde tanımlanacaktır. Ancak sonrasında öldürme yöntemlerine kadar giden tavsiyeler, büyük bir etki yaratacaktır. Ruth, masumiyetini geride bırakarak, her bir yeni kurbanında bebeğinin sesini dinleyecektir. Hamile olması sebebiyle, şüphelerden de uzak kalacaktır. Çünkü kimse böyle bir durumu mantıklı bulmayacaktır.